Haritanın detaylı hali için tıklayınız.
Tur 1: (yürüyerek yapılabilir)
Kapıağası Cafer Ağa (Soğukkuyu) Medresesi (1559)
Giriş kapısı Soğukkuyu Çıkmazı’nın ucundadır. Kanuni dönemi Babussaade ağalarından
Cafer Ağa’nın ölümünden sonra, kardeşi Gazanfer Ağa tarafından tamamlattırılmıştır.
Bir avlunun çevresinde, bir dershane ve ondört talebe odasından oluşur. Eğimli
bir arsada bulunduğu için, Alemdar Caddesi’ne bakan odalar dört dükkân üzerine
oturtulmuştur. Küçük boyutlu medrese, bir kaç onarım geçirmiştir.
Ayasofya Türbeleri
Ayasofya Camii’nin haziresinde Sinan’ın ilgi çeken iki türbesi vardır. Birincisi
Şehzadeler Türbesi (1570’li yılların sonları) olarak bilinir. Burada Üçüncü
Murad’ın dört oğlu ile bir kızı gömülüdür. Kaldırılan revak saçağı dışında türbenin
dış görünüşü özgünlüğünü korumaktadır. Ancak içerdeki duvarlarda yer alan kalem
işleri ondokuzuncu yüzyıla aittir.
Sinan’ın Ayasofya haziresindeki Sultan İkinci Selim Türbesi (1576-1577) ise,
türü içinde özel bir yere sahiptir. Kare planlı, iç içe çifte kubbeli olan türbede
İkinci Selim’den başka Nurbânu Sultan, kızları Gevher ve Esmahan Sultanlar,
oğulları Süleyman, Osman, Cihangîr, Mustafa ve Abdullah ile otuziki çehzade
ve hanım sultan yatmaktadır. Giriş revakı kubbeli ve saçaklıdır. Türbenin giriş
kapısının iki yanında yer alan pano tarzı çinileri, büyük değer taşımaktadır.
Ancak soldaki çini panoların aslı Louvre Müzesi’nde bulunmaktadır. İçerdeki
duvarlarda da değerli İznik çinileri yer almaktadır.
Haseki Hürrem Sultan (Ayasofya) Hamamı (1553)
Çifte hamam olarak inşa edilmiş olan yapı, simetriğe yakın bir plana sahiptir.
Sıcaklıkları sırt sırta düzenlenmiş hamamın soyunmalıkları, troplar üstünde
yükselen birer kubbe ile örtülüdür. Ondokuzuncu yüzyılda köklü bir onarım görmüş,
son yıllarda tekrar elden geçiriliştir. Türünün en başarılı örneği olan çifte
hamam, günümüzde Kültür Bakanlığı’na bağlı halı-kilim satış yeri olarak kullanılmaktadır.
İbrahim Paşa Sarayı
Sinan’a ait olduğu hususunda tereddütler olmakla birlikte, At Meydanı Sarayı’nın
onaltıncı yüzyılda inşa edildiği ve Sinan tarafından yenilenmiş olabileceği
üzerinde görüş birliği vardır. 1960’lı yıllardan sonra köklü bir onarım geçiren
saray, günümüzde Kültür Bakanlığı’na bağlı Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak
kullanılmaktadır.
Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi (1571-1572)
Cami, medrese ve tekkeden oluşan külliye, eğimli bir arazi üzerine kurulmuştur.
Caminin aşağı sokaktan girişi bir merdivenle sağlanmıştır. Cami ve medrese avlusu
ile sokak bağlantısı, medrese dershanesinin altından verilerek, çok iyi bir
biçimde çözümlenmiştir. Böylece medresenin altından merdivenle yukarıya çıkılarak,
ilgi çekici perspektifler yaratılmiştır. Caminin kıble duvarının arkasında tekke
yer alır. Tekkenin giriş holünün arkasında beş gözlü bir revak, onun gerisinde
semâhane vardır.
Tur 2: (yürüyerek yapılabilir)
Şehzade Külliyesi (1543-1547)
Kanuni Sultan Süleyman tarafından genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmed’in adına
yaptırılmıştır. Külliyenin içinde cami, türbe, medrese, sıbyan mektebi, imaret,
kervansaray ve tabhaneden oluşmaktadır. Caminin haziresinde yer alan Rüstem
Paşa türbesi de yine Sinan’ın eseridir. Külliye simetrik bir yerleşme düzenine
sahip değildir. Arsa üzerine yayılmış yapıların, cami ile bir bütünlük göstermediği
gözlenmektedir. Ancak caminin merkezi kubbesi ve külliyenin boyutu, Sinan ekolünün
önemli bir başlangıcını simgeler.
Hüsrev Kethüda Darülkurrası (1565-1566)
Kovacılar Caddesi üzerinde bulunan Molla Hüsrev Camii’nin arka bahçesinde bulunur.
Kare kitleli, kubbeli, revaksız bir yapıdır. İçi sade, dış cephesi ise zengin
bir mimari gösterir
Kirazlı Mescid (Süleyman Subaşı Mescidi)
Adını verdiği sokakta yer alan bu küçük mescid, ondokuzuncu yüzyılda köklü bir
onarım geçirmiştir. Bu yüzden klâsik niteliklerini büyük ölçüde kaybetmiş ondokuzuncu
yüzyıl karakteri ağır basmıştır.
Süleymaniye Külliyesi (1550-1557)
Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. İstanbul yarımadasının en
yüksek tepelerinden biri üzerindedir. Bu konumu ile kent silüetine egemen en
güçlü görsel kimliğe sahip olmuştur. Külliye camiden başka sıbyan mektebi, dört
medrese, darülkurra, tıp medresesi, imaret, kervansaray, tabhane, darüşşifa,
hamam ve türbelerden oluşur. Böylece, yerleştiği alan ve içerdiği yapılar bakımından
en geniş programlı, sultan külliyelerinin en büyüğüdür. Cami ile diğer yapılar
istinat duvarları ve teraslar düzenlenerek değişik kotlara oturtulmuş, arazinin
eğimi rasyonel bir anlayışla değerlendirilmiştir. Yerleşim düzeni ve yapılar
arasındaki ilişkileri, iyi disiplinize eden büyük usta Sinan, kendi türbesini
de, arazinin mütevazi bir köşesine yerleştirmiştir.
Rüstem Paşa Camisi
Kanuni’nin sadrazamı ve kızı Mihrimah Sultan’ın kocası Rüstem Paşa tarafından
yaptırılmıştır. Cami, Eminönü’de yoğun bir ticaret bölgesinde yapıldığından
dolayı, zemin katı depo ve dükkanlara ayrılmıştır. Dört merdivenle çıkılan cami,
böylece fevkani bir tür olmuştur. Son cemaat yerinin ve iç mekânda duvarlarla
ayakların örtü düzeyine kadar, onaltıncı yüzyıl değerli İznik çinileriyle kaplanması,
camiye daha üstün bir nitelik kazandırmış ve yapıyı adeta bir çini müzesine
dönüştürmüştür.
Tur 3:
Mimar Sinan’ın Kırkçeşme su tesisleri olarak inşa ettiği bir dizi su kemeri,
Kanuni’nin isteği doğrultusunda, onaltıncı yüzyıl İstanbul’unda kentin su sorununu
çözmek üzere gerçekleştirilmiş bir projedir. Kemerlerin ulaştırdığı sular, bir
büyük baş havuza toplanmıştır. Toplam 55 kilometre uzunluğunda olan bu tesis,
1553-1564 yılları arasında, gerçekleştirilmiştir. Kemerburgaz, Kâğıthane ve
Cebeciköy taraflarında inşa edilmiş olan bu tesisin içinde yer alan başlıca
su kemerleri şunlardır:
Eğri Kemer
409 metre uzunluğunda olan kemerin, dirsek yaptığı için bu adı aldığı sanılıyor.
Kemerburgaz’ın 1.5 kilometre güney doğusundadır. Kâğıthane deresi üstünde altta
dört, ortada on, üstte otuzüç kemer olarak düzenlenmiştir.
Evvel Bend (Paşa Dere) Kemeri
Kâğıthane’nin kuzeyinde, Paşa Dere üstündedir. Üstte sekiz, altta beş kemerli
olmak üzere iki katlı ve 102 metre uzunluğundadır.
Güzelce (Gözlüce) Kemer
Cebeciköy yolu üzerinde, köyün 1.5 kilometre doğusunda, Alibey deresinin üstündedir.
İki sıra kemerden oluşur. Uzunluğu 170, yüksekliği 32 metredir.
Mağlova Kemeri
Alibey Deresi üstünde Kemerburgaz’ın yaklaşık 5 kilometre güney batısında bulunan
bu kemer, 257 metre uzunluğundadır. İki katlı dörder göz ile, bunların arasında
ve yanlarında yer alan çok sayıda küçük gözden oluşur. Sinan’ın yaptığı ilk
kemer selden yıkılmıştır. Bugünkü biçimiyle Sinan kemeri yeniden inşa edilen
anıtsal su kemerlerindendir. Mühendislik açısından başarılı bir uygulama olan
Mağlova, aynı zamanda üstün bir plastik tasarıma sahiptir.
Uzun Kemer
Kemerburgaz’ın 1.5 kilometre kuzey batısında yer alır. Uzunluğu 710, yüksekliği
25 metredir. Kemerler iki sıra halinde düzenlenmiştir. Üst sıra 50, altta arazinin
durumuna göre değişik boyutlarda 47 göze sahiptir.
Tur 4:
Sokollu Mehmed Paşa Camisi/ Azapkapı (1577-1578)
Orta kubbesi sekiz ayağa oturtulmuş, minaresi ana kitleden bağımsız inşa edilmiştir.
Haliç kenarında, altı mahzen ve dükkânları ihtiva eden fevkani bir camidir.
1894 depreminde büyük zarar gören cami, uzun yıllar kapalı kalmış, ancak 1940’ta
onarılarak kurtarılmıştır. Yıldırım çarpması sonucu yıkılan minaresi, 1826’da
barok üslupta yenilenen minare, 1958’de yıktırılarak, yerine klâsik karakterde
bugünkü minare inşa edilmiştir.
Haseki Külliyesi
Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Haseki Hürrem
Sultan adına uyguladığı ilk büyük külliyedir. İki aşamada tamamlanan külliyede
önce cami (1538-1539), mektep, medrese (1539-1540) yapılmış, darüşşifa ve imaret
ise daha sonra (1550) eklenmiştir. Yapıların birbiriyle açı yaparak yerleşmesi,
arada kalan yolların ve boşlukların düzeni, Sinan’ın daha sonra hiç uygulamadığı
organik bir yaklaşımı sergiler. Tek kubbeli camiye sonraları (1612) bir kubbe
daha eklenerek genişletilmiştir.
Yavuz Sultan Selim (Halıcılar Köşkü) Medresesi (1548-1549)
Kanuni Sultan Süleyman tarafından babası Yavuz Sultan Selim adına yaptırılmıştır.
yirminci yüzyılın başlarına kadar harap durumda kalmıştır. Vatan Caddesi’nin
açılmasından sonra 1962 yıllarında onarılmış, daha sonra bir süre hat sanatları
müzesi olmuştur. Günümüzde özel bir sağlık kliniğine tahsis edilmiştir. Medresenin
revaklı olmayan yönde yer alan dershanesi, 1563’te minare eklenerek mescide
çevrilmiştir. Yıkılan minare, daha sonraki onarımlarda yenilenmemiştir.
Mihrimah Sultan Külliyesi/Edirnekapı (1562-1565 ?)
Cami, medrese ve hamamdan oluşan külliye, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı ve
Rüstem Paşa’nın eşi Mihrimah Sultan adına, Edirnekapı’da surun dibine yaptırılmıştır.
Tek kubbeli cami tipinin en büyük aşamasını temsil eden cami, külliyenin de
en görkemli yapısıdır. Silüet bakımından da bu eser, İstanbul karasurları tarafından
gelenlerin uzaktan dikkatini çeker. Kubbe dört kemeri dört pandantifli bir sistemle,
ağırlık kulesi gibi yükselen dört ayağa taşıtılır. Büyük kemerler arasında kalan
duvarlar çok sayıda pencerelerle bir dantel gibi oyulmuş, adeta duvarların yük
taşıyıcılığı sıfıra indirilmiştir. Külliyenin medrese odaları, revkla çevrili
avlunun üç kenarında yerleştirilmiştir. Külliyeye ait çifte hamam ise, caminin
güneyinde, Fevzi Paşa Caddesi üzerindedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce iplik
fabrikası olarak kullanılır iken, 1960’lı yıllarda sahibi tarafından onarılmış
ve tekrar hamam olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ne var ki hamamın dış cephe
onarımı başarısız olmuştur.
Zal Mahmut Paşa Külliyesi (1580 sonrası)
Eyüp’te yer alan külliye, cami, medreseler ve türbeden oluşmaktadır. İkinci
Selim’in vezirlerinden Zal Mahmut Paşa tarafından yaptırılan külliye, eğimli
bir arazide ve iki ayrı düzeyde planlanmıştır. Alt ve üst kotlar merdivenle
bağlanmıştır.Üst terasta cami ve medrese, aşağıda başka bir medrese ve türbe
vardır. Eğimden dolayı cami altında tonozlu bir bodrum katı oluşmuştur. Haliç’e
bakan külliye, manzara bakımından prestijli bir konuma sahiptir.
Tur 5:
Kılıç Ali Paşa Camisi (1588)
Yapımına Kapudanıderya Kılıç Ali Paşa başlanmış, ancak eser onun ölümünden sonra
tamamlanmıştır. Aslında cami, hamam ve türbe ile bir külliye oluşturur. Orta
kubbesi kıble ekseni üzerinde iki yarım kubbe ile desteklenmiştir. Son cemaat
yeri çift revaklı, üst örtüsü tamamen kurşun kaplıdır. Müezzin mahfili, minber
ve mihrabı beyaz mermerden yapılmıştır. Mihrabındaki çiniler değerlidir. Minaresi
ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında yenilenmiştir. 1912 ve 1960 yıllarında
onarılan cami, özgün biçimi ile günümüze ulaşmıştır.
Molla Çelebi Camisi (1565 ?)
Kadı ve Kazasker Mehmed Vusuli Efendi tarafından yaptırılmıştır. Altıgen şemalı
camilerden olup, tek minareli, son cemaat yeri beş göz revaklıdır. 1723 ve 1724’te
çıkan iki yangında harap olmuş, sonra aslına uygun olmayan biçimde onarılmıştır.
Çöken son cemaat revakının yerine ahşap bir direklik yapılmıştır. 1958’de Vakıflar
tarafından gerçekleştirilen onarımda bugünkü kârgir revak inşa edilmiş ve cami
klâsik biçimine kavuşmuştur. Caminin karşısında olan Molla Çelebi Hamamı ise,
cadde genişletilmesi sonucu, 1957’de ortadan kaldırılmıştır.
Sinan Paşa Külliyesi (1555)
Sinan Paşa’nın ölümü üzerine kardeşi Rüstem Paşa’nın tamamlattığı cami, altıgen
tabana oturan bir kubbe ile örtülüdür. Avlulu medresesi ve günümüze ulaşmayan
hamamı ile bir külliyeden oluşmaktadır. Ondokuzuncu yüzyılda beş gözlü son cemaat
yerinin kapatılarak iç mekâna eklendiği, içindeki süslemenin de aynı döneme
ait olduğu ve 1952-1975 yılları arasında onarıldığı biliniyor.
Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi (1541-1542)
Beşiktaş Meydanı’nda yer alan türbe, sekizgen prizma gövdeli, sağır kubbeli,
önü saçaklı bir yapıdır. Kapudanıderya Barbaros Hayreddin Paşa hayatta iken
yaptırdığı bu türbeye, öldüğü 1546 yılında gömülmüştür. onarım görmüş olan türbe
bakımlı ve ziyarete açıktır.
Şemsi Paşa Külliyesi (1580)
Üsküdar’da deniz kıyısında yer alan külliye küçük boyutludur. Buna karşılık
kitlesi ve kompozisyonu ile, çevresindeki yapılara göre ilgi çekici bir görünüme
sahiptir. Camiye bitişik türbesi ve L tipinde değişik bir doğrultuda camiyi
çevreleyen medresesi ile Sinan, bu külliyede tasarım gücünü yalın biçimde ifade
etmiştir.
Mihrimah Sultan Külliyesi (1547)
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan tarafından yaptırılmıştır. Deniz
kıyısında yapıldığı sırada, şehrin Üsküdar yakasındaki en büyük külliyesi olmuştur.
Külliye, camiden başka sıbyan mektebi, medrese, imaret ve tabhane yapılarını
da içermiştir. Geniş kapsamlı külliyenin imaret ve tabhane bölümleri 1722’de
yanarak, günümüze ulaşamamıştır.
Atik Valide Külliyesi (1583)
Üsküdar Toptaşı’nda bulunan bu büyük külliye, Üçüncü Murad’ın annesi ve İkinci
Selim’in eşi Nurbânu Sultan tarafından yaptırılmıştır. Eğimli bir arazi üzerinde
yer alan külliye, cami, sıbyan mektebi, medrese, tekke, darülkurra, darülhadis,
hastane, tabhane, imaret, kervansaray ve hamamdan oluşmaktadır.Yapı toplulukları
sokaklarla birbirinden ayrılır. Çift revaklı bir son cemaat yerine sahip caminin
iç dekorasyonunda kullanılan İznik çinileri büyük değer taşır. Cami, medrese
ve tekke dışındaki diğer yapılar, yanlış kullanımlardan dolayı, zaman içinde
özgün durumlarını yitirmişlerdir.
Tur 6:
Kapıağası Köprüsü
İstanbul-Edirne karayolunun Büyükçekmece-Küçükçekmece gölleri arasında kalan
Haramidere üzerinde yer alır. Ortadaki daha geniş olan üç kemerli düzeniyle,
Sinan’ın küçük boyutlu uygulamalarından biridir. Karayolları tarafından düzenlenen
yol kavşağı nedeniyle, yonca yaprağı ring yolunun ortasına düşmüştür. Böylece
bağlantı yolları kesildiği için, işlevini yitiren köprü, iyi durumda bulunmakla
birlikte, kendi kaderi ile başbaşa kalmış ve yalnızlığa terkedilmiştir.
Büyükçekmece Köprüsü (Büyükçekmece)
Büyükçekmece Köprüsü aynı adı taşıyan göl üzerinde, dört ayrı köprüden oluşmaktadır.
Edirne tarafına düşen dördüncü köprünün üzerinde karşılıklı duran iki kitabe
köşkü vardır. 1565 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle inşaatına başlanan
köprü, onun ölümünden sonra İkinci Selim’in zamanında 1567-8 tarihinde tamamlanmıştır.
Sinan’ın en önemli köprü yapısı kabul edilmektedir.
Sokollu Mehmed Paşa Mescidi (Büyükçekmece), 1562-1568
Beden duvarları tuğla hatıllı kesme taş, son cemaat direkliğini de içine alan
dört yüzeyli çatısı kurşunludur. Minaresi avlu kapısının yanındadır. Minber-minare
türündedir. Köşküne onbir basamakla çıkılır. Gövdesi sekiz köşeli, ezan pencereleri
kaş kemerli, saçağının altı zambak desenli bir kuşakla sarılıdır. Sade ve mütevazi
olan mescid, 1963 yılında Vakıflarca onarılmıştır. Mescid günümüzde iyi durumdadır.
Sultan Süleyman Kervansarayı (Büyükçekmece), 1562-1568 (H.970-976)
Dikdörtgen kitleli bir ana bölüm ile kuzeyde kapının sağında yapıya bitişik
bir hancı odasından ibarettir. Ön odasının üst örtüsü çökmüşse de ana kitle
iyi durumdadır. Duvarları tuğla hatıllı kesme taş, içerde üç sıra direkle desteklenen
kırma çatısı oluklu kiremit döşeli hanın alçak yan duvarları sağırdır. Buna
karşılık yüksek güney yüzüne mazgal, sivri kemerli ve yuvarlak olmak üzere üç
sıra pencere (buradaki kapı sonradan açılmıştır) kuzey cephesinin orta yerinde
de yuvarlak kemerli büyük kapısı vardır. Saman deposu olarak kullanılıyordu.
1989 yılında onarım geçirdi.
Damad Ferhad Paşa Camii (Çatalca) 1574-1580
Şehzade Mehmed’in kızı Hüma Hatun tarafından 1574-5(H.982)’de ölen eşi Damad
Ferhad Paşa için yaptırılmıştır. Tek kubbeli, çift revaklı, beden duvarları
tümü ile kesme taş olan kurşunlu bir camidir. İçindeki süslemenin üslubu, caminin
18. yüzyılda onarıldığına işaret etmektedir. Cami, son olarak, 1968-1970 yılları
arasında elden geçirilmiş, dış revakının kemerleri bu onarımda camekânla kapatılmıştır.
Bunlar dışında 16. yüzyıl klâsik mimari karakterini korumuştur. Mektep ve çeşmesi
ile birlikte küçük bir külliye oluşturur.
Sultan Süleyman Köprüsü (Silivri), yapılış tarihi bilinmiyor.
Silivri’nin hemen dışında, sürekli su baskınına uğrayan alçak bir vadiyi aşmak
amacı ile kurulan bu köprü 348 m. uzunluğundadır. Basık kemerli otuziki gözden
oluşur. Selyaranlarının her iki yanda da üçgen biçimli olması dışında bir özelliği
yoktur. Sağlam fakat bakımsızdır.
Sokollu Mehmed Paşa Köprüsü (Çorlu),
Çorlu-Marmaracık arasında, Çorlu suyu üzerinde yer alan beş gözlü köprü, onarımlar
nedeniyle özgün niteliğini yitirmiş durumdadır.
Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi (Lüleburgaz), (1569-70)
Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa’nın yaptırdığı büyük menzil külliyelerindendir.
Külliye, cami, mektep, medrese, kervansaray, çarşı ve hamamdan oluşmaktadır.
Tek kubbesi oniki köşeli sağır bir kasnakla kuşaklanan, büyük kemerleri dört
köşede onaltıgen gövdeli iri ağırlık kuleleri ile pekiştirilen, dokuz kubbeli
son cemaat revakının önünde yine dokuz açıklıklı bir revak bulunan bu cami,
külliyenin baş yapısıdır. Dış duvarları düzgün kesme taş, üstü kurşunludur.
Mihrabı, minberi, mahfilleri ak mermerden yapılan caminin kubbe ve pandantiflerinin
yüzlerinde kalem işi nakışlar yer alır. Cami, avlu kapısı üzerindeki 18 mısralık
kitabeye göre H.1255(1839) yılında esaslı bir onarım görmüş, Balkan Savaşı’nda
(1912) yıkılan minaresi, daha sonra aslına uygun biçimde yenilenmiş, son olarak
1952-1968 yılları arasında Vakıflarca onarılmıştır.
Sokollu Mehmed Paşa Medresesi (Lüleburgaz), H.978(1570-71)
Sokollu Camiinin şadırvan avlusunun üç yanını saran kubbeli revakların gerisine
konulan dershane, yirmi iki talebe odası ve iki kanattaki helalardan oluşur.
Camiin kıble kapısının arastanın dua kubbesi yer aldığı için dershane camiin
uzunlamasına ekseni üzerinde değil avlunun batı kapısı yanında bulunur. Bu yüzden
de medresnin doğu kanadında on iki oda yer alırken, batıda on oda vardır. Üst
örtüsü kurşunlu, içte ve dışta duvarları kesme taştan, sütunları, pencere söveleri,kapı
pervazları ak mermerden yapılmış olan medrese son olarak 1952-68 yılları arasında
Vakıflarca onarılmıştır.
Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı (Lüleburgaz), H.977(1569-70)
Dua kubbesi önündeki kitabeli kapısından büyük avlusuna geçiriliyordu. Develiği
ve tabhane odaları ile İstanbul-Edirne kervan yolu üzerinde en anıtsal kervansaraydı.
Ne yazık ki yıkılmış ve ocakları görülen güneydeki odaların bazı duvarları dışında
fazla bir şey kalmadığı için, planı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz.
Semiz Ali Paşa Camii (Babaeski), 1560’lı yıllar
Veziriazam Semiz (Cedit) Ali Paşa (ö. 1565) tarafından yaptırılmıştır. Çift
revaklı son cemaat yerinin önüne duvarları revaksız bir avluya sahiptir. Altıgen
tabanlı kubbesi yanlarda ikişer, mihrap çıkıntısı üstünde bir olmak üzere beş
yarım kubbeyle beslenen, düzgün taş duvarlı ve kurşunlu bir camidir. Avlu kapısında
bulunan kitabeye göre 1832-33 (H. 1248)’de II. Mahmud’un emriyle onarılmış,
içindeki klâsik üslupla bağdaşmayan yağlıboya süsleme, büyük bir ihtimalle,
bu onarımda yapılmıştır. Söz konusu süsleme dışında camiin 16. yüzyıl mimari
biçim ve karakterini iyi koruduğu görülmektedir.
Günümüze ulaşmayan medresesi, yeri belli olmamakla birlikte, muhtemelen caminin
kuzeyinde ve 1832 tarihinden önce yıkılıp ortadan kalkmıştır.
Sokollu Mehmed Paşa (Kasım Paşa) Külliyesi (Havsa), 1576-77 (H. 984)
Sokollu Mehmet Paşa’nın oğlu Kasım Paşa adına yaptırdığı külliye cami, kervansaray,
imaret, hamam ve çarşıdan oluşuyordu. Kitabesine göre cami, H. 984 (1576-1577)
yılında yaptırılmıştır. Külliyenin en iyi durumda olan kısmı olan cami, tek
kubbeli, beden duvarları dışta ve içte düzgün kesme taştan yapılmış kurşunlu
bir camidir. Revakı cephe duvarında bulunan kemer üzengileri ile son cemaat
yeri sekileri üstünde duran sütun tabanları günümüze ulaşmayan revakın üç kubbeli
olduğunu gösterir. 1752 depreminde külliye büyük hasar görmüş, kervansaray yıkılmış,
günümüze ancak dua kubbesi, çifte hamamın bir bölümü ve duvar kalıntıları ulaşabilmiştir.
Revak ve minaresinin Balkan Savaşı’nda yıkıldığını, revakına dokunulmadıysa
da caminin onarıldığı ve minarenin yenilendiğini biliyoruz. Bu onarımda cami,
elden geçirilmiş, eksikleri tamamlanmış, son cemaat yeri ile kubbe ve minare
arasında gördüğümüz kademeleme dışında eski biçim ve karakterine kavuşmuştur.
Selimiye Külliyesi (Edirne), 1574-75 (H. 982)
Sultan II. Selim’in Edirne’de cami, sıbyan mektebi, iki medrese, dükkânlar ve
bir kapan yaptırmıştır. Külliyenin yapımı 1568-1574 yılları arasında tamamlanmış,
daha sonra III. Murat döneminde yapılan Arasta, külliye topluluğunu eklenmiştir.
Programının küçük oluşuna karşın, Selimiye’nin olağanüstülüğüyle Selimiye Külliyesi
Sinan’ın Osmanlı kentlerinin gelişimine katkısı arasında önemli bir yer tutmaktadır.
Osmanlı mimarisinin en büyük kubbesi ile örtülü, ana kitlesinin dört köşesinde
Osmanlı mimarisinin en yüksek minarelerinin yer aldığı bu cami Mimar Sinan’ın
baş eseridir. Yapı ile mimarinin bütünleştiği, mimari ile süslemenin kaynaştığı
görkemli bir örnektir. Bozulmadan zamanımıza gelmiş, 1954-1971 yılları arasında
taş bölümleri, 1982-1984 arasında da kalem işleri (nakışları) onarılmıştır.
Bugün çok iyi durumda bulunmaktadır.
Kubbe yüksekliği 43.28 m., çapı 31.28 m.’dir. Türk-Rus Harbi’nde (93 Savaşı)
zarar görmüş, hünkâr mahfilindeki çini şaheserlerinin bir kısmı sökülerek Moskova
Müzesi’ne taşınmıştır.
Rüstem Paşa Kervansarayı
Rüstem Paşa kervansarayı, Edirne’nin Osmanlı döneminde sur dışında gelişen tarihi
çarşı bölgesi içinde yer almaktadır. İki katlı ve iki avlulu olan kervansarayın,
ilk avlunun alt katı ahırlara ayılmıştır. İkinci avlu tümüyle konaklama ve ticaret
için kullanılan hücrelerle çevrilidir. Her iki bölümün bağımsız girişi vardır.
<< Geri Dön
|